Yapılan araştırmalar ve kazılarda bulunan kalıntılarda insanların eski tarihlerde bile gök bilimi ile ilgilendiklerini, bunları tabletlere resmettikleri, zamanı anlamaya çalıştıkları tespit edilmiştir. Neolitik çağda insanlar gündönümlerini, bazı takım yıldızlarının etkilerini anlamlandırmaya çalışmışlardır. Günümüz gök bilimi şimdiki ilerleyişini antik çağdaki keşfedilen araç gereçlere borçludur.
Astroloji ise gezegenlerin ve yıldızların hareketlerinin insanlar üzerindeki etkileriyle ilgilenir. Astronomi ile Astroloji her zaman karıştırılan iki kavram olarak karşıya çıkmaktadır. Bu karıştırılmanın ana sebebi iki kelimenin de astro yani yunanca gezegen, yıldız'dan türemesidir. Kimya ve simya gibi bilim ve düşüncenin aynı tür üzerinde yoğunlaşmasıdır.
İnsanın doğum tarihine göre burçlar ve doğduğu günün saatinin belirlenmesi ile de yükselen burçlar belirlenir. Birçok astroloji deneyimi olsa da hepsinin temelinde gezegen ve yıldızlar vardır.
Astrolojinin M.Ö. 3000 yılında Anadolununda içinde bulunduğu Mezopotomya'da ortaya çıktığı düşünülmektedir. Sümer rahipleri ilk astrologlar olarak kabul edilmektedir. Sümerlerde din ve inanç yapısı Mısırlılar gibi politeistti yani birden çok tanrı ve tanrıça vardı. Bu tanrılarında insanlar gibi karakteri, ihtiyaçları vardı. Lagaşın tanrısı Ningirsu bütün tanrı ve tanrıçaların en büyüğü seçilerek Orion takım yıldızı ile eşleştirilir. Yine Yunan mitolojisinde de Zeus. Bu dönemden sonra tüm tanrı ve tanrıçalar irili ufaklı yıldızlarla özdeşleştiriliyor. Böylece Sümerlerde yıldızların ve gezegenlerin hareketlerini izlemek ve yorumlamak ibadet haline geliyordu.
Ziggurat denilen yarı tapınak yarı gözlem evleride bu nedenle inşa edildi. Bu tapınaklar Çinden Mısır'a kadar uzanan geniş coğrafyada Astroloji ve politeist inanç biçiminden etkilenildiğinin önemli bir göstergesidir. Bazı araştırmacılarının tezlerine göre Sümerler Astrolojide o kadar ilerdeydiler ki ayın yörüngesinin sabit olduğu ve yıldızların yer değiştirdiklerini biliyorlardı.
Astroloji ise gezegenlerin ve yıldızların hareketlerinin insanlar üzerindeki etkileriyle ilgilenir. Astronomi ile Astroloji her zaman karıştırılan iki kavram olarak karşıya çıkmaktadır. Bu karıştırılmanın ana sebebi iki kelimenin de astro yani yunanca gezegen, yıldız'dan türemesidir. Kimya ve simya gibi bilim ve düşüncenin aynı tür üzerinde yoğunlaşmasıdır.
İnsanın doğum tarihine göre burçlar ve doğduğu günün saatinin belirlenmesi ile de yükselen burçlar belirlenir. Birçok astroloji deneyimi olsa da hepsinin temelinde gezegen ve yıldızlar vardır.
Astrolojinin M.Ö. 3000 yılında Anadolununda içinde bulunduğu Mezopotomya'da ortaya çıktığı düşünülmektedir. Sümer rahipleri ilk astrologlar olarak kabul edilmektedir. Sümerlerde din ve inanç yapısı Mısırlılar gibi politeistti yani birden çok tanrı ve tanrıça vardı. Bu tanrılarında insanlar gibi karakteri, ihtiyaçları vardı. Lagaşın tanrısı Ningirsu bütün tanrı ve tanrıçaların en büyüğü seçilerek Orion takım yıldızı ile eşleştirilir. Yine Yunan mitolojisinde de Zeus. Bu dönemden sonra tüm tanrı ve tanrıçalar irili ufaklı yıldızlarla özdeşleştiriliyor. Böylece Sümerlerde yıldızların ve gezegenlerin hareketlerini izlemek ve yorumlamak ibadet haline geliyordu.
Ziggurat denilen yarı tapınak yarı gözlem evleride bu nedenle inşa edildi. Bu tapınaklar Çinden Mısır'a kadar uzanan geniş coğrafyada Astroloji ve politeist inanç biçiminden etkilenildiğinin önemli bir göstergesidir. Bazı araştırmacılarının tezlerine göre Sümerler Astrolojide o kadar ilerdeydiler ki ayın yörüngesinin sabit olduğu ve yıldızların yer değiştirdiklerini biliyorlardı.
Yorumlar
Yorum Gönder